Neden mi böyle bir başlık attım yazıma?
Sebebi tüm dünyada Dünya Hayvanları Koruma Günü olarak kutlanan 4 Ekim tarihinin Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu tarafınca 1931'den beri kutlanmasının ilan edilmesine rağmen aynı tarihte ama tam 19 sene öncesinde, yani 4 Ekim 1912'de Türk hayvan severleri bir araya getiren ilk resmi derneğin Himaye-i Hayvanat Cemiyeti'nin kurulmuş olması !
İlk hayvan severler topluluğu İngiltere’de 1824 yılında kurulmuş ve benzer topluluklar tüm Avrupa’da yaygınlaşmaya başlamış.
Bilinen ilk hayvan hakları hareketi 19.yy İngiltere’sinde, anestezi verilmemiş hayvanların bilimsel araştırmalarda kullanılmalarına karşı çıkan ve 1876 da kabul edilen “Hayvanlara Karşı Zulüm Yasası”nın yürürlüğe girmesiyle sonuçlanan süreçte başlamış.
Hayvanların iyi şartlarda bakılmasının sağlanması, hayvanları korumak ve iyi davranılmasını sağlamak amacıyla İngiliz hayvan severler 1882 yılında bir araya gelerek; “Hayvanları Koruma Birliği”ni kurmuşlar, daha sonra birçok ülkede kurulan dernekler birleşerek Hollanda'nın başkenti Lahey'de “Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu” kurulmuştur. Bu kuruluş 1931 yılında yaptığı toplantıda 4 Ekim tarihini; “Dünya Hayvanları Koruma Günü” olarak ilan etmiştir. Bu tarihten sonra “Hayvanları Koruma Günü” insanların hayvanlara karşı sevgi ve şefkat duygularını uyandırarak, onların korunmasını sağlamak amacıyla tüm dünyada kutlanmaya başlanmış.
PEKİ BİZDE DURUM NE?
Hepiniz İstanbul'da Osmanlı dönemindeki büyük köpek sürgünlerini duymuşsunuzdur.Hatta bir adaya götürüldüklerini, aç bırakıldıklarını ve orada açlıktan birbirlerini yediklerini de. İşte Himaye-i Hayvanat Cemiyeti de bu zulümlerin bir daha yaşanmaması adına kurulan ve gerçekten de bir daha sürgünlerin yaşanmasını önleyen ilk dernek.
Hemen Wikipedia'yı kendimize kaynak yapıp o acıklı hikayeye ve derneğin kuruluş aşamasına bir göz atalım.
****
Himaye-i Hayvanat Cemiyet, 4 Ekim 1912 tarihinde İstanbul'da kurulmuş bir hayvan hakları örgütü.
Bizans döneminde şehirde yaygın olarak dolaşan başıboş hayvanlar İstanbul'un Türklerce ilhakından sonra durum değişti. Osmanlı ordusunda yer alan Türkmenler ile birlikte şehre giriş yapan köpeklerin sayısı zaman için büyük artış gösterdi. Şehirdeki başıboş köpek sayısı öylesine artmıştı ki köpeklerin 15-20 tanesinin bir arada gezdiği görülüyordu.
Fransız botanikçi ve gezgin Joseph Pitton de Tournefort, güncelerinde İstanbul halkının bu köpekleri önemsediğinden, köpeklere yuva yapan ve uyumaları için altlarına saman seren hayır derneklerinin varlığından ve yalnızca köpeklere verilmek üzere et satan seyyar satıcılardan söz eder.
Daha yakın tarihlerde İstanbul'u ziyaret eden Mark Twain ise köpeklerin sefilliğinden ve uğradıkları kötü muameleden söz eder. İkinci Meşrutiyet döneminde Dorina Neave, Twenty Six Year on the Boshorus (Türkçe: Boğaziçi'nde Yirmi Altı Yıl) adlı kitabında semt sakinlerinin sandalcılara para vererek köpekleri karşı kıyıya gönderdiğini, karşı kıyıdakilerin de iki kat para ödeyerek köpekleri geri gönderdiğini anlatır
Himaye-i Hayvanat Cemiyeti'nin kuruluş nedeniyse şehir içinde sayıları 50 bini aşan köpeklerden kurtulmak için devlet eliyle yürütülen resmî çalışmalardır. II. Mahmud döneminde ilk kez köpeklerin şehirden sürülmesine karar verildi. Sandallara, kayıklara doldurulan sokak köpekleri Hayırsızada olarak bilinen Sivriada'ya götürüldü. İkinci sürgün ise Abdülaziz döneminde yapıldı ancak İstanbul'un çeşitli yerlerinde yangınlar çıkmaya başlayınca bu olay halk arasında köpek tehcirinin laneti ve cezası olarak değerlendirildi ve adaya götürülen köpekler şehre geri getirildi.
Şark Ekspresi ilk yolcularıyla İstanbul'a geldiğinde, seçkin konuklar ve o tarihlerde yeni yeni artmaya başlayan araç trafiği köpek sürgünlerini yine gerekli kıldı. Çünkü tramvay yollarında ve caddelerde gelişigüzel yatan köpekler kazalara neden oluyorlardı.Bu sürgünlerden en sonuncusu 1911 yılında yapıldı. Adaya hapsedilen köpekler hiçbir yardım bırakılmaksızın terk edilmişlerdi. Açlıktan birbirlerini yedikleri rivayet edilen köpeklerin adadaki ulumalarının geceleri İstanbul'dan duyulduğu söylenir.
Devlet eliyle yürütülen bu köpek kıyımına karşı harekete geçen bir grup nüfuzlu Osmanlılı, 1912 yılında Himaye-i Hayvanat Cemiyeti'ni kurdu. Derneğin başkanı Ayan Meclisi üyesi ve eski sadrazamlardan Hüseyin Hilmi Paşa; ikinci başkanları Şura-yı Devlet Reisi Said Halim Paşa ile Teşrifat-ı Umumiye Nazırı İsmail Cenani Bey; kâtipleri Ayan Meclisi üyesi Baserya Efendi ile Şura-yı Devlet üyesi Yusuf Razi Bey, veznedarı Türkiye Millî Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Sir H. Babington'dur. Köpek sürgünlerinin yapıldığı dönemde İstanbul valisi olan İbrahim Bey ile daha iki yıl önce binlerce köpeğin Sivriada'da birbirini yemesiyle biten facianın yaşandığı dönemde (Şehremini) İstanbul Belediye Başkanı olan Tevfik Bey de bu derneğin üyeleridendir.
Dernek, o dönemde Beyoğlu Belediyesi'nin bünyesinde hayvanlara uygulanan zulmü bitirmek, iyi muameleyi özendirmek ve özellikle çocuklar arasında iyilikseverlik ve yardımlaşmayı yaymak gibi amaçlarla kurulmuş ve köpek itlafına karşı büyük kampanyalar yürütmüştür. 1911 yılından sonra kayıtlarda hiçbir köpek itilafı ya da sürgününe rastlanmaması bu derneğin başarıya ulaştığını gösterir. Himaye-i Hayvanat Cemiyeti 1914'yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na girmesinden dolayı faaliyetine zorunlu olarak son vermek durumunda kalmıştır.
****
2024 Türkiyesinde başta HAYTAP olmak üzere çok sayıda dernek, stk vs. hayvanları koruma adına uğraş gösteriyor ancak ne federasyon , ne dernek, ne de gönüllü bireysel çabalar 112 yıl önce hayat bulmuş Himaye-i Hayvanat Cemiyeti'nin yaptığını yapamıyor. Onlar sürgünleri durdurmayı başardı ve amaçlarına ulaştı ancak biz şu lanet yasayı geri çektirmeyi başaramadık.
Hata nerede? İyi düşünmek lazım...
Hükümete çemkirelim çemkirmesine de hiç mi kendimize çuvaldızı batırmayalım?
* Bu yazıyı kaleme aldığım dakikalarda Foça'da mahalleden emekli eczacı komşum Zafer , evimin çapraz kaldırımında 60'a yakın kediye yemek veriyor.Dün ayaküstü sohbet ettik.Kedilerden en az 10 -15 tanesi tasmalı ya da çok bakımlı ev kedisi. Yaz sezonunun bitmesi ile sokağa bırakılmışlar. Bir heves almışlar, belki sevgililerine, eşlerine, çocuklarına hediye etmişler ancak yaz sezonu ile birlikte hayvan sevgileri bitmiş zaar.
Sevgiyle kalın
Saygıyla
HAKAN DOĞANAY I 04.10.2024
www.instagram.com/hakandoganayofficial
KAYNAKÇA :