8 ile 50 milimetre aralığında değişen bu dalların uçlarında yer alan çiçeğin rengi, bitkinin sarı veya kırmızı kantaron olarak adlandırılmasını sağlar. Kendine has yaprakları olan kantarona binbirdelik otu denmesinin nedeni, yaprakların ışığa tutulmasıyla görülebilen parlak yağ noktacıklarıdır. Çiçeklerinin açtığı yaz aylarında toplanır.
Yerden yaklaşık olarak 5 santimetre yükseklikten itibaren kesilen kantaronlar kurutulur veya taze olarak işlenir. Kantaron bitkisinin sağlık açısından çok önemli faydaları vardır. Bu nedenle alternatif tıpta ve bitkisel tedavilerde sıklıkla karşılaşılan değerli besin türlerinden biridir. Özellikle kantarondan elde edilen yağ, bu yararlı bileşenleri yoğun şekilde içermesinden dolayı sağlık alanında pek çok farklı amaçla kullanımı önerilen bir üründür.
Kantaron yağı bitkisel tedavi ve alternatif tıp alanlarında sıklıkla bilimsel araştırmalara konu olan, sağlık üzerinde olumlu etkilerinden birçoğu bilim dünyası tarafından kabul edilen değerli bitki türlerindendir.
Hastalıklardan korunma, yaşlanmanın geciktirilmesi, vücut fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde devam ettirilmesi gibi önemli faydaları bulunan kantaron yağı, günümüzde aktarlarda dahi kolaylıkla bulunabilir.
Fakat her bitkisel ürün gibi kantaron yağı da dikkatli kullanılması gereken bir üründür. Kronik bir hastalığı bulunan, çeşitli nedenlerle sürekli olarak ilaç kullanan veya besin alerjileri olan bireyler kantaron yağı kullanmadan önce mutlaka hekimlerine danışmaları, önerilen dozları aşmamaları gerekir. İşte kantaron yağının sağlık üzerindeki olumlu etkilerinden bazıları...
Kantaron yağının en önemli faydalarından bir tanesi, cilt sağlığını koruma üzerindeki etkileridir. Kantaron bitkisinden elde edilen yağlar, hücre yenilenmesini destekler ve hızlandırır. Herhangi bir karışım hazırlanmasını gerektirmeden doğrudan cilt üzerine uygulanabilen kantaron yağı yaşlanma belirtilerini geciktirmeye, kırışıklıkları önlemeye ve cildin elastikiyetini arttırmaya yardımcı olur.
Cildin olması gereken nem dengesine sahip olmasını sağlarken daha pürüzsüz ve canlı bir görünüm elde edilmesine katkıda bulunur. Kantaron yağının cilt üzerindeki önemli etkilerinden bir diğeri ise lekeleri ortadan kaldırmasıdır. Bu etki sayesinde düzenli olarak kantaron yağı kullanımı ile birlikte yüzde veya vücutta yer alan yara, yanık ve sivilce izleri giderilebilir.
Yaşlılık, hamilelik, güneşe maruz kalma gibi nedenlerle cilt renginin bölgesel olarak farklılaştığı veya lekelendiği yerlerde düzenli olarak kantaron yağı uygulaması ile cilt tonu eşitlenerek daha hoş bir görünüm elde edilebilir. Kantaron yağının cilde olan olumlu etkilerinden faydalanabilmek için yağı direkt olarak cildinize uyguladıktan sonra cildinizin emmesini bekleyebilirsiniz. Ardından cildiniz üzerinde rahatsız eden bir yağlılık hissinin kalmış olması halinde en az yarım saat bekledikten sonra durulayabilirsiniz.
Cilde faydası gözle görülür şekilde olan kantaron yağının diş lekeleri ve diş rahatsızlarına bilinen bir faydası bulunmamaktadır. Ayrıca dişteki hasarları yoğunlaşmış ya da görünümünden memnun olmayan kişiler diş beyazlatma fiyatları konusunda detaylı bilgi için diş hekimlerine başvurabilir.
Kantaron yağı; enfeksiyonlara neden olan bakteri, virüs ve mantar gibi mikroorganizmalarla savaşarak hastalıklardan korunmayı sağlar. Özellikle ayak mantarı, deride oluşan enfeksiyonlar, akneler, herpes virüsünün neden olduğu uçuk gibi birçok hastalıkta kantaron yağı uygulaması enfeksiyonun hızlı bir şekilde iyileştirilmesine yardımcı olur.
Aynı zamanda deri üzerinde oluşan enfeksiyonlarda iyileşme hızlandırılırken yara ve aknelere bağlı olarak enfeksiyon sonrasında iz kalma olasılığı da büyük ölçüde azaltılabilir. Düzenli olarak kantaron yağı kullanımı ile birlikte ciltte yeni enfeksiyonların oluşumu da önlenebilir. Bunun için kantaron yağı doğrudan cilde uygulanabileceği gibi doğal içerikli olduğundan emin olunan kantaron yağı içerikli krem ve losyonlardan da yararlanılabilir.
Tüm bunların yanı sıra egzama, kontakt dermatit ve pişik gibi sorunların önlenmesini sağlar. Kendinizde kullanabileceğiniz gibi çocuğunuzda da kantaron yağı kullanımını tercih edebilirsiniz. Fakat özellikle alerjik bünyeye sahip çocuklarda bu uygulamanın öncesinde hekime danışılmasında fayda vardır.
Kantaron yağının ağız yoluyla az miktarda tüketimi, sindirim sistemini düzenleyici etki gösterir. Özellikle yemeklerden önce az miktarda kantaron yağı tüketerek sindirimi hızlandırabilir, kabızlık ve şişkinlik gibi sorunların önüne geçebilirsiniz. Gaz sancıları ve buna bağlı karın ağrıları yaşayan bireylerde de kantaron yağının olumlu etkileri görülebilir.
Tek başına veya yoğurt gibi besinlerle karıştırılarak tüketilebilen kantaron yağı aynı zamanda bitki çayı olarak da hazırlanabilir. Çay şeklinde hazırlanan kantaron yağının böbrekleri koruduğu da bilinmektedir. Fakat ağız yolu ile kantaron yağı tüketimi bir tatlı kaşığını geçmemelidir. Herhangi bir hastalığı bulunanların ve ilaç kullananların kantaron yağı tüketmeden önce mutlaka hekimlerine danışmaları gerekir.
Kantaron yağı içerdiği değerli bileşenler, vitamin ve mineraller sayesinde saç sağlığının korunmasına ve saçların güzelleştirilmesine de katkıda bulunur. Düzenli olarak kantaron yağı ile bakım yapılan saçlarda kırık oluşumu azalır, koparak dökülmeler büyük oranda azaltılır ve saçlar sağlıklı bir şekilde uzamaya devam eder.
Daha canlı ve parlak bir görünüme kavuşan saçlar dökülmenin önlenmesi ile birlikte gürleşmeye başlar. Kantaron yağının saç sağlığına etkileri bununla sınırlı değildir. Saçlara ek olarak saç derisinde oluşan pullanma, kepek ve egzama sorunlarının önlenmesi için de kantaron yağı mükemmel bir kurtarıcıdır.
Haftada bir veya iki kez kantaron yağı ile yapılacak bir saç bakımı ile tüm bu olumlu etkilerden yararlanmak mümkündür. Kantarona ek olarak saç sağlığına iyi geldiği bilinen sarımsak, argan yağı ve zeytinyağı gibi diğer ürünlerle karıştırılarak hazırlanmış bir karışım ile birçok olumlu etkiyi bir arada elde edebilirsiniz. Hazırlayacağınız karışımı saçınıza ve saç derinize iyi bir şekilde uyguladıktan sonra yarım saat kadar bekletip saçınızı yıkayabilirsiniz.
Kantaron yağı kullanımına başlayacak olan bireylerin karşısına iki farklı yağ türü çıkacaktır. Bunlar sarı ve kırmızı kantaron yağlarıdır. Temelde aynı kantaron bitkisinden elde edilen bu yağların farkı kırmızı kantaron yağının taze bitkilerden, sarı kantaron yağının ise kurutulmuş bitkilerden elde edilmiş olmasıdır.
Aynı bitkiden elde edilmiş olması nedeniyle sarı kantaron yağı faydaları ile kırmızı kantaron yağı faydaları hemen hemen benzerdir. Bunlardan dilediğinizi tercih edebileceğiniz gibi her ikisini birden temin ederek deneyebilir veya bu iki yağ türünü karışık olarak kullanabilirsiniz. Eğer hassas bir cilde sahipseniz kantaron yağını her gün kullanmak yerine haftada 1-2 gün veya gün aşırı kullanmayı tercih edebilirsiniz.
Yukarıda sayılanların haricinde de kantaron yağının pek çok faydası bulunmaktadır. Tüm bu olumlu etkilerden faydalanılabilmesi adına kantaron yağı kullanımında veya tüketiminde sakınca bulunmayan bireyler düzenli olarak bu değerli bitkinin olumlu etkilerinden faydalanmaya başlayabilir. Kırmızı ve sarı kantaron yağı uygun koşullarda üretildiği bilinen güvenilir markalardan alınmalıdır.
Üzerinde içerik, üretim yeri, son kullanma tarihi ve marka gibi bilgiler bulunmayan veya açık olarak satılan ürünlerin kullanımı sağlık üzerinde faydadan çok zarara neden olabileceğinden bu konuda dikkatli olunmalıdır.
Latince ismi Hypericum perforatum olan sarı kantaron bitkisi, ilkbahar ve yaz dönemlerinde çiçek açan, 30-80 cm uzunluğunda, sarı renkli, yabani bir bitkidir. Bitki içeriğinde başta hiperforin olmak üzere pek çok farklı kimyasal bileşik bulunur.
Sarı kantaron bitkisinde yer alan başlıca kimyasallar şu şekildedir:
Sarı kantaron yağı, Hypericum perforatum bitkisinden maserasyon yöntemi ile elde edilir ve yağın üretim aşamasında genellikle zeytinyağından faydalanılır. Bu işlem için bitkinin toprak üstünde kalan kısımları özenle toplanır ve daha sonra yaklaşık 2-3 cm uzunluklarda parçalanarak saf zeytinyağı içeren bir kaba koyulur.
Daha iyi çözünmesi için belirli aralıklarla çalkalanan bu karışım, 4-6 hafta kadar oda sıcaklığında ve güneş ışığı altında bekletilir. Daha sonra uygun şekilde süzülen karışım, katı partiküllerden arındırılır ve farklı alanlarda kullanılmak üzere ışıktan korumalı cam şişelere aktarılır.
Sarı kantaron yağı yüzyıllardır çeşitli hastalıkların iyileştirilmesi için kullanılmış ve bu nedenle yakın dönemde pek çok farmakolojik araştırmaya konu olmuştur. Yapılan çalışmalar doğrultusunda bitkinin iyileştirici etkileri ve kullanılabileceği hastalık endikasyonları şu şekilde sıralanabilir:
Sarı kantaron yağının içeriğinde fazla miktarda bulunan hiperforin bileşiği güçlü antibakteriyel etkiye sahiptir. Metilisine dirençli Stafilokok aureus (MRSA) gibi güçlü patojenler dahil olmak üzere, test edilmiş tüm gram pozitif bakterilerde büyümeyi durdurucu etkisi bulunan hiperforin bu özelliği sayesinde pek çok alanda antibakteriyel ajan olarak tercih edilir.
Yapılan bir çalışmada %30, %40 ve %50 oranlarında sarı kantaron yağı ile üretilen merhemler vajinal olarak uygulanmış; Streptococcus pyogenes, Streptococcus viridans, Micrococcus luteus ATCC 9341 ve Moraxella catarrhalis gibi farklı organizmalar üzerindeki antibakteriyel etkileri karşılaştırılmıştır.
Uygulama sonrasında merhemlerin, vajina florasında doğal olarak bulunan ve diğer bakteri türlerinin aksine patojen özellikli olmayan yararlı bakterileri koruduğu, vajinada enfeksiyona yol açan zararlı türlerin gelişimini ise önemli ölçüde engellediği ortaya koyulmuştur. Dolayısıyla sarı kantaron yağının vajinal enfeksiyonların tedavisinde güvenli bir şekilde kullanılabileceğini
söylemek mümkündür.
Sarı kantaron yağı, kolajen sentezini uyararak doku gelişimini hızlandırır ve yeni hücre üretimini destekler. Bu kıymetli etkisi sayesinde yüzyıllar boyu yara ve yanık bakımında ilk tercih edilen bitkilerden biri olmuştur. Farmakoloji biliminin gelişmesi ile birlikte sarı kantaron yağının yara iyileştirici aktivitesini değerlendiren pek çok çalışma yapılmış ve bu değerli bitkinin yanık dahil çok sayıda doku yaralanmasının tedavisi için güvenilir olduğu ortaya koyulmuştur.
Zeytinyağı ile birlikte maserasyon yöntemiyle elde edilmiş olan sarı kantaron yağı aynı zamanda antiseptik etkisi ile de yara ve yanıkların temizliğinde güvenle kullanılabilecek içeriğe sahiptir.
Yapılan bir çalışmada 5 gram taze çiçeğin 10 gün süre ile 100 gram zeytinyağı içerisinde 20 derece sıcaklıkta bekletilmesi ile hazırlanan yanık merhemi, birinci, ikinci ve üçüncü derece yanıklar üzerine uygulanmış ve birinci derece yanıkların 48 saat içerisinde iyileştiği görülmüştür.
İkinci ve üçüncü derece yanıkların ise diğer yöntemlerle tedavi edilen yanıklara oranla en az 3 kat daha hızlı şekilde iyileştiği ortaya koyulmuştur. Aynı zamanda ağrı kesici etkisi de bulunan sarı kantaron yağı yara ve yanık bakımında güvenle kullanılabilecek seçeneklerden biridir.
Antik dönemde mide ülserlerinin tedavisinde kullanıldığı bilinen sarı kantaron yağının bu etkisine yönelik yapılmış çalışmalar sayıca azdır. Ancak sonuçlanmış sınırlı çalışmalar doğrultusunda Hypericum perforatum’un, mide içeriğinde antibakteriyel etki gösterdiği ve bu sayede ülserle ilişkili Helicobacter pylori enfeksiyonunu önlediği; aynı zamanda steroid ve nonsteroid ilaçlarla birlikte alındığında asit salgısını düzenleyerek mide koruyucu etki gösterdiği söylenebilir.
Mide ülserini tedavi etmek ve mide koruyucu etkiden faydalanmak için sarı kantaron yağının sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa, yemek öncesinde, yaklaşık 10 ml kadar içilmesi tavsiye edilir.
Sarı kantaron yağı, fizyolojik etkilerinin yanı sıra kişinin ruh sağlığı üzerinde de önemli etkilere sahiptir. Hafif ve orta şiddetli depresyon tedavisindeki etkinliği pek çok klinik çalışma ile kanıtlanmış ve bu durum bitkiyi dünya genelinde ilgi odağı haline getirmiştir. İçerisinde fazla miktarda bulunan hiperforin maddesi, serotonin, noradrenalin, dopamin, glutamat ve γ-aminobutirik asit gibi beyinden salgılanan kimyasal maddelerin kandaki düzeyini artırır ve bu sayede antidepresan etki gösterir. Sentetik antidepresanların pek çoğu ile aynı etki mekanizmasına sahip olan sarı kantaron bitkisi, doktor onayı doğrultusunda depresif bozukluklarla ilişkili ruhsal hastalıkların kısa dönem tedavisinde kullanılabilir.
Yan etki profili açısından oldukça güvenli bitkilerden biri olan sarı kantaronun nadiren raporlanmış yan etkileri bulunur. Mide bulantısı, ciltte kızarıklık, huzursuzluk ve yorgunluk hissi gibi hafif seyreden yan etkiler, sıklıkla bitkinin tavsiye edilen dozdan daha yüksek dozlarda uygulanması sonucunda ortaya çıkar.
Yan etkileri değerlendirmek ve bitkinin güvenilirliğini test etmek için yapılan pek çok çalışma sonucunda sarı kantaron yağının ciddi yan etkilere neden olmadığını söylemek mümkündür. Yaklaşık 35 bin hasta ile yapılmış geniş çaplı bir çalışmada, hastalara belli sürelerde ve uygun dozlarda sarı kantaron uygulanmış, baş ağrısı, mide bulantısı, hazımsızlık ve kalp hızında artış şikayetleri dışında herhangi bir yan etki gözlenmemiştir.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından tıbbi bitki unvanı almış olan sarı kantaron bitkisi, yan etki açısından son derece güvenilir bir bitkidir ancak tıbbi etkisi nedeniyle bazı ilaçlarla etkileşim gösterebileceğini göz önünde bulundurmak gerekir. Yapılmış bazı çalışmalar sonucunda sarı kantaron yağının oral doğum kontrol ilaçlarının etkisini azalttığı, karaciğer enzimleri üzerinde değişikliğe neden olduğu, kan sulandırıcı olarak bilinen antikoagülan grubu ilaçların etkinliğinde azalmaya yol açtığı söylenebilir.
Özellikle kronik hastalığı olan ve düzenli ilaç kullanan kişiler sarı kantaron bitkisi ile ilgili herhangi bir içeriği tüketmeden önce doktora danışmalı, tüm tedavi sürecini uzman
gözetiminde gerçekleştirmelidir.
Eğer siz de bu yağı kullanmak istiyorsanız, öncelikle kullanmanızda herhangi bir sakınca olup olmadığına dair hekiminize danışabilir, hekiminizin de uygun görmesi halinde güvenilir markalardan temin edeceğiniz kantaron yağınızı düzenli olarak kullanmaya başlayabilirsiniz.
Kaynak : MEDİKAL PARK