Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde çok uzak sisli puslu diyarlarda Cece ve Fefe yaşarmış . Kaf Dağının eteklerinde kocamam mavi çiçekler arasından sürgün veren yeşilliklerin içinde bir hayal dünyaları varmış Saf temiz , duyarlı .Doğa seven canlı seven kalpleri , tüm kirli insanlığa umut dağıtırcasına coşkuyla çarparmış .Onların hiç büyümeyen çocuk neşeleri etraflarını da daha bir güzelleştirir herkesin kalbine evlerinin duvarındaki mor pembe begonviller kondururmuş .
Yine bir sabah yemyeşil nehirlerinin kenarında uzanmış gökyüzüne bakan Cece’yi görmüş Fefe . Heyecanla yanına koşmuş ne düşünüyorsun Cece yine dalmışsın gökyüzüne demiş .Cece hüzünlü durgun ruhunu öyle bir yansıtıyormuş ki sanki bulutlar gökyüzündeki güneşe yaklaşmış Ceceninin anlatacaklarına Güneş ile kulak kabartmış . Cece ;”Geldiğimiz noktada derin bir sessizlik hakim Fefe . Sıcak bir nefesin bir kalp atışının avucumuzda hissettiğimiz sıcaklığını soğukkanlı bir irade ile sonlandırıyorlarmış . “ Fefe ne? Ne diyorsun ? Nerede ? Ne olmuş ? Diye arka arkaya anlamaya çalışarak sorular sormuş .Cece mırıldanmış "Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde çok uzak sisli puslu diyarlarda Cece ve Fefe yaşarmış . Kaf Dağının eteklerinde kocamam mavi çiçekler arasından sürgün veren yeşilliklerin içinde bir hayal dünyaları varmış Saf temiz , duyarlı .Doğaseven canlıseven kalpleri , tüm kirli insanlığa umut dağıtırcasına coşkuyla çarparmış .Onların hiç büyümeyen çocuk neşeleri etraflarını da daha bir güzelleştirir herkesin kalbine evlerinin duvarındaki mor pembe begonviller kondururmuş . Yine bir sabah yemyeşil nehirlerinin kenarında uzanmış gökyüzüne bakan Cece’yi görmüş Fefe . Heyecanla yanına koşmuş ne düşünüyorsun Cece yine dalmışsın gökyüzüne demiş .Cece hüzünlü durgun ruhunu öyle bir yansıtıyormuş ki sanki bulutlar gökyüzündeki güneşe yaklaşmış Cece’inin anlatacaklarına Güneş ile kulak kabartmış . Cece ;”Geldiğimiz noktada derin bir sessizlik hakim Fefe . Sıcak bir nefesin bir kalp atışının avucumuzda hissettiğimiz sıcaklığını soğukkanlı bir irade ile sonlandırıyorlarmış . “ Fefe ne? Ne diyorsun ? Nerede ? Ne olmuş ? Diye arka arkaya anlamaya çalışarak sorular sormuş . Cece yavaşça mırıldanmış “ İçinde bir yerde bir derdi vardı. Ama ne kırık bir kemik buldular, ne de hastalığın kaynağını anlayabildiler.” Fefe daha da merakla tekrar sordu ? Jack London değil mi ? Cece devam etti “Evet Vahşetin çağrısında Buck insanlık adına var olan tüm meziyetlerini nasılda vahşi inanlarca kaybettiğini anlatıyordu ya işte öyle bir çağ sanki geri gelmiş gibi Fefe . Yarın Mavi Okyanus Perisinin ülkesinde ,hayvanları uyutmak için bir yasa yürürlüğe girecekmiş . Bizim bu hayvanlara verdiğimiz acının haddi hesabı varmış gibi, üzerlerinde yaptığımız deneyler sapık insanların vahşi eziyetleri , bir de bu olacakmış şimdi. Uyutacaklarmış köpekleri. Atan sıcak kalplerini koşulsuz sevgilerini yeryüzünden sileceklermiş . Köpekler kadar sadık olamayan , köpekler kadar sevemeyenler ,onlar gibi yüzyıllar içinde içindeki vahşi çağrıyı ehil hale getiremeyenler, kıskanmış olmalılar ki böyle bir karar vermişler. “demiş “ Onların koşulsuz dürüst içten sevgileri gibi sevgiyi hissetmedikleri için sanırım böyle vahşi bir kıyıma karar vermişler.İçleri acımamış kalpleri belli ki köpekler gibi sıcak atmıyor ki bu kadar soğukkanlılıkla karar verebilmişer”diye eklemiş Cece. Fefe devam etmiş “tam tersi olmalı öyle değil mi ?Cece demiş ve “ Sevme Sanatında Eric Fromm şöyle diyor diye eklemiş ;İnsanın varoluşunun temelindeki gerçek, hayvanlar âleminden iç güdüsel uyumdan çıkarak ,tümüyle kopmasa da doğaya egemen oluşundadır, O doğanın bir parçasıdır ama kopmuştur ondan, geri dönmesi olanaksızdır artık. Bir kez kovulmuştur cennetten, ki doğayla bütünleşmesinin ilk ifadesidir bu .Geriye dönmeye yeltenirse eğer ,melekler ateş saçan kılıçlarıyla yolunu keseceklerdir. İnsan ancak aklını kullanarak, bir daha elde edememek üzere yitirdiği insanlık öncesi uyumun yerine, yeni, insanca bir uyum koyarak ilerleyebilir."yani çözüm olarak ileri gitmek yerine vahşi doğalarına geri dönmeye çalışan Okyanus Perisi Ülkesi umarım yazarın söylediği gibi bir tablo ile karşılaşmazlar” demiş Fefe.
Sevme sanatından alıntılar yaparak gökyüzüne bakan Cece ve Fefe yarın doğacak yeni güne umarım seslerini duyurabilmişlerdir. Zira Cece ve Fefe den haberleri alan Güneş bile bulutlardan utanmasa ağlayacak gibi olmuş. Bir masal daha burada bitmiş .
“Hiçbir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevmez. Hiçbir şey yapamayan, hiçbir şeyden anlamaz. Hiçbir şeyden anlamayan insan değersizdir. Oysa anlayan hem sever, hem her şeye karşı duyarlı olur, hem de görür... Bir şeyde ne kadar bilgi varsa, o kadar büyük sevgi vardır... Bütün meyvelerin çileklerle aynı anda olgunlaştığını sanan kişi, üzümleri hiç tanımıyor demektir.” Paracelsus
SELCEN HATUN I 31.08.2024
www.instagram.com/selcenhatununmasallari