Bugün benim köyüm yanıyor
Urla Yağcılar Köyü
Dün yanan köy, orman, alan da benimdi, bizimdi, hepimizindi.
Sen bunu en derininde hissedebiliyor musun?
Şimdi
Benim yaşadığım köy yanıyor. Yarın seninevin de yanabilir.
Sana sesleniyorum Arkadaşım!
Hani haftasonları nefes almak için kalabalıkları da peşine takıp işgalci gibi girdiğin köyler var ya?
Senin gibi kaba kalabalıklarla karşılaşmamak için iki gün eve kapandığımızda senin zannettiğin köylerden birinde yaşıyoruz biz.
Sen şehirden bir süreliğine kaçarken henüz kent kültürünü bile içselleştirememiş tavrını da yeşil alana taşıyorsun. Tüm negatif enerjini toprağa ayağını basarak bırakırken mangalınla ateş elementine de atıp
YAPMA!
Sana da sesleniyorum Kardeşim!
Henüz patika köy yolunda araba nasıl sürülür veya kaçla gidilir bilmeksizin kendin gibi yeni nesil Winery’lerde şarap tadımlarına ve köy ortamında, ama şehrin tüm imkanlarını barındıran Butik Otellerde haftasonu tatiline geliyorsun ya?
Altında son model lüks arabalar, markalarca kıyafet ve aksesuarlarla güneş gözlüklerinin en yakınını bile karartan camlarından ne yaptığını farkedemeyen bir takım güruhla da berabersin.
Sosyal Medya profilini renklendirecek fotoğraflarınla imrenilecek bir tatil yapacaksın diye köydeki Hatice Teyze 15 metre ilersindeki bakkala belki de 80 yıllık hayatında ilk kez köyünde ezilmekten korkarak sağı solu kontrol etmeden gidemez oldu. O yüzden haftasonları artık ihtiyaçlarını karşılamak için o bakkala torunu gidiyor.
Ayrıca hayatında ilk defa gördüğün ve fotoğraflamaya çalıştığın birtakım hayvanlar var ya? Kertenkele, kirpi, yılan, kaplumbağa gibi habitatı dışında yaşayamayan ve etrafta sesleri çıkmasa bile onlarla komşuluk yaptığımızın farkına bile varamadığın hayvanlar… Biz bazen köy meydanından eve doğru inerken toprak yolda karşıdan karşıya geçişlerinde karşılaştığımızda
Ne için bu acele? Tatiline 10 saniye daha önce başlayabilmek için yol ortasında -kim bilir bizim kaç kez yol verdiğimiz- 10 yıllık komşum kertenkelenin üzerinden geçtiğinin farkına bile varmıyorsun.
YAPMA!
Dün yanmış, bugün yanıyor ve yarın yanma ihtimali olan her ormanın ağacının en küçük yaprağından tut, orda duyamadığımız çığlıklar içinde cayır cayır yanarak küle dönen en minik karıncaya dek hayatı son bulan her tür canlının laneti her birimizin üstünde olacak!
HATIRLA!
Sen de ben de aynı toprak üzerinde severek yaşıyoruz. Apar topar acımasızca, güya, halkı temsil eden meclisten geçirilen Sahipsiz Canların Toplatma Kararı’na tepki veriyorsun ya? Ben de seninle aynı duyguyu paylaşıp tepkimi veriyorum. Arada fark yok. Bazısı ormanda çıkan yangınında ölüyor, diğerleri de meclisteki yangında! Ama beni anlaman için de sana hissettiklerimi yazıyorum ki bunufarket!
Hepimiz aynı geminin içinde aynı amaçla yol almaya devam edeceksek birbirimizi anlamak işimizi kolaylaştırır. Böylece birlikte ormandaki dilsiz komşularımıza duyduğum hassasiyeti şehirdeki sahipsiz dostlarımız
Ve bakarsın -kim bilir?- belki de bilmeden işlediğimiz tüm günahlar affolur ve dünyayı güzelleştirmek için attığımız adım diğerlerine de yol açar! Kararlar geri çekilir, yangınlar söner, yeşiller çoğalır, insan ve hayvan sevgisi artar…
Olur mu olur!
GEL!
Arkadaşım, Kardeşim!
Bundan sonra köyüme ve diğer köylere gelirken tüm bunları düşünerek ve farkederek güle oynaya, eğlenmek ve neşe saçmak için,katkı sağlamak için, çeşitli köyleri tanıtıp nasıl davranılacağını anlatarak sen de başkalarına yol göstererek gel.
HOŞGEL.
ELİF TAŞLIOĞLU DASTORİ I 12.08.2024