Bir varmış bir yokmuş . Evvel zaman içinde Kaf dağının eteklerinde Cece ve Fefe'nin bir kulubesi varmış. Kulubeden aşağıya doğru baharda açan yumruğum kadar büyük mavi çiçekler yeşillikler kavak ağaçları arasında uzanan bir nehir ve Kaf dağının karşı tarafındaki dağlarda da koyu yeşil kıvırcık saçlı koca kafalı güçlü dik kadınlara benzeyen Zeytin ağaçları varmış .Zeytin ağaçları kadın gibi güçlü kadın gibi bereketli dalları gövdeleri ile her yaz sonu yeşil yeşil güneşte parlar toprağa kadar bereket saçarlarmış . Bereketi sadece meyvesinde değil sıktın mı yağında budadın mı dallarındaymış . Zeytin Ana ,Doğa Ananın kız kardeşiymiş küçüğüymüş ama en zenginiymiş azıcık suyla tüm mevsim dağların en tepelerinden su kenarlarına kadar yemyeşil çağlarmış. Asırlıkmış ölümsüzmüş insana dostmuş .Fefe bir yaz sabahı uyanmış ve karşı dağdaki zeytinlerin bu sene çok çok daha büyük olduğunu görmüş almış sepeti hemen koluna Cece'ye seslenmeden çıkmış gitmiş Zeytin ağaçlarının en yaşlısı en Anasının yanına . Tam elini koyu yeşil zeytine uzatmış ki Zeytin ana dallarını savurarak hayır koparamazsın demiş. Fefe irkilmiş . Dile gelen bu en Ana en büyük Zeytin ağacı sen bizim hikayemizi bilmiyorsun anlaşılan küçük hanım demiş . Fefe başını mahcup öne eğmiş ,o sırada Zeytin Ana anlatmaya başlamış ;”Zeka, Aydınlık, beceri ve el sanatları tanrıçası Minerva ile Deniz tanrısı Poseidon, Atina şehrinin tanrıçası olmak için Olimpos Tanrısı Jüpiter’in düzenlediği yarışmaya katılırlar. Jüpiter, Atina şehrini, kendisine insan soyu içeren yararlı hediyeyi sunana vereceğini ilan eder. Poseidon , Atina akropolünün üstünde tuzlu bir göl oluşturur. Minerva ise bir zeytin ağacı… Minerva, bu bitkinin, insanlığın yaralarını iyi edecek bir merhem, lezzetli ve bol enerjili bir besin maddesi ve karanlıkları aydınlatacak bir alev olduğunu söyler. Jüpiter, Atina’nın yönetimini, denizden daha yararlı olan zeytin ağacını kendisine sunan Minerva’ya verir. Persler, Atina’ya saldırdıklarında akropoldeki zeytin ağacını yakarlar, ne var ki, ağaç bir gecede tekrar filizlenip ölümsüzlüğünü kanıtlar. Yunanlılar da zeytini koruyucu ve kurtarıcı bilmiş, zeytin ağacına tapınmışlardır.
Eski Mısır, Eski Yunan ve Roma mitolojilerinde zeytin ağacı ve zeytinyağı kutsanmıştır.
Bir ülkede benim adıma 25 maddelik beni korumak için yasa çıkarıldığını biliyor muydun ?
Nuh tufanının benim dallarımla bitişi ,Kur’an-ı Kerim’de “mübarek” kılınan bir nimet olarak bahsedilmem(Nur Suresi 35. Ayet).Altın çağlarımdan ve barışın ,sağlığın ,bereketin sembolü olmamdan…
Hatta, insanın kusursuz yaratılışı konusunda Allah, zeytin üzerine yemin etmiştir (Tin suresi).Ve şimdi sen küçük hanım Zeytin takviminden habersiz meyvelerimi bu temmuz güneşinde vaktinden önce toplamamalısın demiş ve eklemiş ayrıca Üstümden geçen yüzyıllar artık gövdemden dallarıma bir halsizlik yayıyor . Geçen yüzyıllarda tohumlardan yüzlerce ağaç yapan şu sığırcıkların sayısının fazlalığı bile beni hep geçmişe götürüyor . Götürüyor çünkü bu yüzyılda biz zeytin ağacı olmanın ölümsüz ve üreten her daim yeşil ve güzel olmanın bedelleri var . Oysa Minervadan bu yana bana ölümsüzlük bahşettikten sonra ne savaşlar ne Kleopatra’nın hamamı için Romalı yangınları yaşamımızı bu kadar tehdit etmemişti. Şimdilerde arabalarıyla geçerken dibimizdeki çalı birikintilerine insanlar sönmemiş sigaralarını atıyorlar, iki lokma yemek yiyecekler diye bilinçsizce yaktıkları ateşleri kontrol edemiyor bizden gelecek bir yıllık mahsulü alevlere teslim ediyorlar . Bir de senin gibi meyvelerimin en etlendiği zamanda beni kurttan böcekten korumak yerine hırpalayarak meyvelerimi vaktinden önce toplamaya çalışanlar var . üstümüze atılan pet şişeleri cam şişeleri ve çöpleri söylemiyorum bile . Lütfen bize layık olduğumuz gibi davranın tarihimize saygı duyun insanlık adına sizlere sunduğumuz nimetleri sevgi ile kucaklayın hunharca ve katledercesine değil”demiş .
Fefe sepetini yavaşça yere bırakıp koca gövdeli bu zeytin ağacına kocaman sarılmış. Sarıldıkça onun nasıl nefes aldığını hissetmiş .Canlı olduğu hissi iliklerine kadar işlemiş Ertesi gün Cece ‘ye olanları anlatmış ve bu sefer Cece ve Fefe çöp poşetleri ile Zeytin Ana’nın yanına gitmişler . etraftaki tüm zeytinlerin altındaki çöpleri kuru otları toplamışlar bir de kovalara su koyup oraları bir güzel sulamışlar . Bunu gören sincaplar mutluktan ağaçların arasında dans etmişler . Meğer etrafımızda sesi soluğu çıkmayan canlıların ne öyküleri varmış .Bundan böyle Cece ve Fefe , her ağacın yanından geçerken selam vermeye onlara gülümsemeye sevgi ile onlara bakmaya karar vermişler . Canlı olduklarını unutmayalım demiş Fefe,Cece ‘de gülümsemiş . Masal da burada bitmiş.
SELCEN HATUN I 19.07.2024