Haber Resmi

Tüm izmiriz.biz takipçilerini yeni köşemden saygıyla selamlıyorum.

Bugünden itibaren kimi zaman köşe yazılarımla, yorumlarımla, kimi zaman özel haberlerim veya özel röportajlarım ile izmiriz.biz sütunlarında buluşacağız.

İlk selamlaşma yazımı "X,Y,Z Gazeteciliği" başlığı altında sizlerle paylaşmak istedim.

Jenerasyon olarak da bilinen kuşaklar, aynı dönemde doğan ve büyüyen insanların yaşadıkları çağın özelliklerine göre sınıflandırılması sonucunda oluşur. X, Y ve Z olarak adlandırılan bu kuşaklarda yaşayan toplulukların gelişimi, gelenek ve görenekleri, yaşam tarzı ve ilgi alanları birbirinden farklıdır.

Hemen şu x,y,z kuşaklarının yıllarını hatırlayalım isterseniz.Ancak bu bilgiler çeşitli araştırma şirketlerine göre değişmektedir.Ben dünya genelinde ortalama olarak en çok ortak paydada onay gören bir bilgiyi paylaşacağım.

Sessiz Kuşak - 1945'li yıllardan önce doğanlar

Baby Boomers - 1946 -1964 arası doğanlar  (Baby Boomers : Kuşak, genellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan bebek patlamasını kapsayan 1946'dan 1964'e kadar doğan insanlardan oluşmaktadır) Kaynak Wikipedia

X Kuşağı - 1965-1979 arası doğanlar   

Y Kuşağı - 1980-1994 arası doğanlar

Z Kuşağı - 1995 -2002 arası doğanlar 

Bu tabloya göre ben X kuşağı oluyorum.Ancak ülkemizin popüler gazetecilerinden de örnekler vererek yazımı bir tık daha renklendirebilirim.

Mesela Uğur Dündar (1943) Sessiz Kuşak, Güneri Civaoğlu (1939) Sessiz Kuşak, Ertuğrul Özkök (1947) Baby Boomers, Can Dündar (1961) Baby Boomers, Yılmaz Özdil (1965) X, Fatih Portakal (1968) X , Cüneyt Özdemir (1970) X,  Elif Şafak (1971) X, Nagehan Alçı (1977) X, İsmail Saymaz (1980) Y,  Nevşin Mengü (1982) Y,

1990'da ben muhabir olarak mesleğe başladığımda habercilik şöyle yapılıyordu. Öncelikle söylemem gereken şey internet yoktu.Ülkemizde ilk kez internet 12 Nisan 1993'te kullanılmaya başlandı.Dolayısiyle sosyal medya da yoktu.Muhabir kadrosuna girebilmeniz için önce stajyerlik yapmanız gerekli idi.Eğer alaylıysanız yani lise mezunu iseniz ve arkanız yoksa (torpiliniz) işiniz çok daha zordu.Getir götür işi, çaycılık, ayakçılık, hammallık vs temel görevlerdi.Eğer çok hevesli, meraklı ve de çok çalışkansanız, kendinizi gösterebiliyor ve o yıllarda daktilo bilmek, ehliyet sahibi şoförlük yapabilmek gibi meziyetleriniz varsa muhabirliğe doğru merdivenleri çıkabiliyordunuz.Üniversite'de Basın Yayın'da okuyor ya da mezunsanız alaylılığa göre merdivenleri yeteneğiniz doğrultusunda daha hızlı çıkabiliyordunuz.Çıktığınız yer de henüz muhabirlikti (!) 

Yazı İşleri Müdürünüz ya da bağlı olduğunuz şefiniz sizi habere gönderirdi.Benim yıllarımda yanınıza fotoğrafçı verilmezdi.Dolayısiyle en doğru fotoğrafları çekmeniz istenirdi.Digital makinalar da henüz olmadığı için dia çekerdik ve onu da israf etmemeniz istenirdi.Çünkü habere gitmek için alt sınıf muhabire araç verilmediği ve habere otobüs dolmuş vs ile gittiğiniz için maaşınız+sigortanız+yemek masrafınız dışında her haberin ulaşım ve dia masrafı vardı.Dolayısiyle habere büyük bir gerginlik içinde gider, işi çok ciddiye alır, çok küçük bir haber için bile ciddi araştırma yapardınız. Ardından gelir haberi yazar, haber ile ilgili 2-4 adet arası haberin diasını ek'leyip şef'e teslim ederdiniz.Siz bu işi rutin yaparken haberinizin ne zaman çıkacağını asla bilemezdiniz.Hatta çıkıp çıkamayacağını bilemezdiniz.Haberiniz beğenilmeyebilir ya da eksik bulunabilirdi keza bu şeften fırça yemeniz için bir sebepti ve haberiniz çöpe giderdi.Ya da fırça yemezdiniz ancak gazete sayfaları çizilirken yer bulunamadığı için haberiniz 5-6 gün şefin masasında sürünür akabinde yine çöpe giderdi.

Ardından internet, ve de digital kameralar girdi hayatımıza.Y kuşağı bize göre daha şanslıydı.Çünkü onlar bizim çektiğimiz eziyeti pek çekmedi.Çünkü internet ve digital makinalar kullanıma girmişti.Bu arada haberler de şekil değiştirdi.Bizim zamanımızda haberin haber olması gerekliydi.1990'ların ortasından sonra BASIN BÜLTENİ ağırlıklı haberler türedi.Yani bir habere gittiğinizde size haber kağıda basılı şekilde ve hatta mail olarak veriliyordu. Siz oraya ek'lemeler yaparak haberi özgünleştirmeye çalışıyordunuz.Haberin öne çıkması başlıklara ve kullanılacak resme bağlıydı.Yoksa birçok gazetede haber benzeri cümleler ile yayınlanıyordu.İlerleyen zamanlarda iş basın bültenlerini de aştı ve ek'ine profesyonel resimler de konmaya başlandı.Davet için kullanılan basın bülteni , haberin içeriği hakkında verilen basın bülteni çok eskiden beri vardı ancak Y kuşağı hatta Z kuşağı gazeteceliğinde bu başka bir boyutta hayata geçti.

Ve 2000'li yılların başlarından itibaren bloglar ve sosyal medya hayatımıza girdi.İnternet kullanımı çok gelişti.Bu gelişime paralel olarak da gazetecilik ve habercilik boyut değiştirdi.İyi tarafı artık internet sayesinde tüm dünya elinizin altında iken, üstünde uğraştığınız araştırmanın, haberin her yerden sağlamasını, araştırmasını yapabilme, doğrulama, onaylama gibi şansları varken, kötü tarafı ise bir kısım haberciyi, gazeteciyi tembelleştirdi ve hazıra konma durumuna , kolaya kaçma durumuna getirdi.Ve akabinde internet gazeteciliği başladı.Bir habere anında ulaşma ve hız konusunda gazetecilik çağ atlarken , araştırılmadan, sağlaması yapılmadan yayınlanan , paylaşılan yanlış haberler yüzünden toplum yanlış yönlendirmelerle, eski tabir ile sayısızca asparagas haberlerle muhatab olmaya başladı.

An itibariyle içerisinde bulunduğumuz 2020'li yılların ortasına yaklaşırken internet gazeteciliği bilhasssa yazılı basın için tam bir muamma haline geldi.

Şu an sayısı bilinemeyecek kadar çok sayıda internet gazetesi mevcut ve içleri haber olmayan haberler ile dolu.Ekonomik açıdan ayakta kalabilmek, rakiplerinden sıyrılabilmek adına belediyelere , destek aldıkları siyasi oluşuma ve de pek tabi reklamını yapmak isteyen firmalara haber peşkeş çeken , hatta köşe yazısı satan, meslek odaları ile aralarını iyi tutmak için haber olmayan basın bültenlerini yayınlayan haber siteleri ile kaynıyor piyasa.

Bu durumda tarafsız yazı yazmak, övmek gerektiğinde övmek yermek gerektiğinde de yermek adına "GÖLGE ADAM" rumuzuyla yazmaya karar verdim. İzmiriz.Biz'i bir haber sitesinden daha çok aktüel bir şehir sitesi yapmayı planlayan Genel Yayın Yönetmenimiz Hakan Doğanay'ın da eskilerden ve de alaylılardan olduğunu bildiğim için bu konulardan onun da rahatsızlıklarını biliyorum.Ancak eski yıllarda olduğu gibi tarafsızlık sözü aldım ve kalemime ket vurulmayacağı inancıyla sizleri selamlıyorum

****

Günün Sözü

" Hayat 3 bölümdür : Dünyayı değiştireceğini sandığın, değişmeyeceğini anladığın ve dünyanın seni değiştirdiğine emin olduğun." Jean-Paul Sartre

****

Herkesin özgürce düşünebildiği, düşüncelerini özgürce ifade edebildiği günlerde görüşmek dileği ile.

 

GÖLGE ADAM  I  10.06.2024   

 

Mail : golgeadamizmir@gmail.com