TURİZM KARŞITLIĞI
Her yıl 1.1 milyar insan bir trilyon dolar harcayarak dünya turizmine katkı sağlıyor.Doğal güzellikler ve kültürel zenginlikleri görmek başta olmak üzere sosyal bir aktivite bağlamında gerçekleşen bu sirkülasyondan bazı ülkeler muazzam ekonomik yarar elde ediyor.Amiyane tabir ile kitle turizminin kaymağını da Avrupa ülkeleri yiyor.
İspanya ve İtalya kendi nüfuslarından daha fazla turisti ağırlıyarak dünyada turist sayısı bakımından zirve olan rakamları yani 70-80 milyon kişilik bir portföyle neredeyse gayrı safi milli hasılalarının(GSMH) %12'sine ulaşan cirolar elde ediyorlar.Almanya ve İngiltere ise 30 milyona yakın turist ağırlamakta. Ülkemiz ve ABD 50 milyon bandında, Dünyada en çok turist kabul eden ilk altı ülkeden bir tanesiyiz.
Turizmde Avrupa ülkeleri dışında, bu ölçekte ciddi turizm geliri elde eden bir başka dünya ülkesi yok gibi. Çin, Japonya,Tayland ya da Singapur kategorisindeki ülkelerde toplam yıllık turizm gelirleri, onların GSMH'larının %3'üne bile ulaşmıyor.
Dünya Turizm pazar payında %8'leri bulan oranla Fransa lider. Ülkemizin bu pazarda payı henüz %3'ler seviyesinin altında.
Kitle turizmi dışında, kendi yaşadığı ülkeden bir başka ülkeye sağlık hizmeti almak için giden ve sağlık turizmi başlığı altında ele alınan özel amaçlı turizm hareketleri bu rakamların dışında. Orada da 35 milyona yakın insan, 300 milyar dolar harcayarak dertlerine çare bulmaya çalışıyor. İnsanları sağlık hizmeti almak için bir başka ülkeye gönderen sebeplerin en önemlisi, bu hizmetin maliyetinin ülkelerinde çok yüksek olması ya da hizmet kalitesinin düşüklüğü. Elbette tedaviye ulaşmada bekleme sürelerinin çok uzun olması da bir başka neden. Ancak orta vadeli bir gelecekte, genetik mühendisliği,DNA Rekombinant teknolojisi, sibernetik ve yapay zeka uygulamaları, tıbbı dolayısı ile de tanı ve tedavi süreçlerini radikal bir şekilde değiştirecek gibi. MEMBS denilen mikro elektromekanobiyolojik uzaktan erişimli tıbbi sistemler ile sağlık hizmeti, kişiye özel ve ikamet edilen yerde kolaylıkla verilecek hale gelebilir. Özellikle de yapay zeka, digital dünyada devrim yaratırken fiziksel dünyayı ve tıbbı da dönüştürmekte..
Her neyse, şu an için ülkemiz hem kitle turizminde hem de sağlık turizminde lider ülkeler arasında.Ve henüz tüm potansiyelimizi kullandığımız da söylenemez. Tüm kapasitemiz değerlendirildiğinde toplamda 100 milyon turistin 100 milyar dolar bıraktığı dünyanın en önemli destinasyonu haline gelmek mümkün görünüyor. Bu rakam, şimdiki ihracatımız olan 255 milyarı referans alırsak yıllık total ihracatın %39'una rast gelmekte.
Turizm sektörü doğası gereği 30'a yakın sektör ile işbirliği içinde. Başta hoteller,seyahat acenteleri, tur operatörleri olmak üzere sağlık, ulaşım,sigorta,bilişim ve inşaat sektörleri hemen akla gelenler.
Kuşkusuz turizm bir refah ve zenginlik yaratma poatansiyeli ile çok önemli bir sektör. Ülkenin gereksinim içinde bulunduğu döviz ihtiyacından, istihdama, ekonomi için büyük faydalar sağlamakta. Turizmde sadece ekonomik değil sosyal, kültürel ve politik çıktıları da var.
Son yıllarda Avrupa dahil bir çok ülkede uzmanlar turizmin zararları konusunda makaleler yayınlamaya başladı. Turizm için sosyal ve ekolojik felaket şeklinde yorumlar birbirini izler hale
geldi.Hedef destinasyon bölgelerindeki başta gürültü olmak üzere yerel halkı çileden çıkaran yoğun trafik problemlerine ek olarak alt yapısı yeterli olmayan kıyı kentlerinin nüfuslarının on katına kadar çıkan turisti ağırlama güçlüklerine,yörenin doğal güzellik ve kaynaklarının tahribatı da hemen sıralanan zararlar arasında .. Özellikle sosyo kültürel zararlı etkileşimlerden bahsediliyor. Bu makalelerde, yerel halkın yaşam biçimleri, değer yargıları ve kültürel kodlarının değişmesinden yabancı kelime kullanımının dildeki deformasyonuna, kültürel çatışmalardan yerel halkın kendisini 'hizmetçi' vasfında görmesine, turist yoğunluğunun getirdiği enflasyonist baskı nedeni ile gayrımenkul dahil bir çok kalemde gözlenen fiyat artışlarının bazı kesimleri olumsuz etkilemesine kadar bir çok konuya değinilmekte.
Her ne kadar yularıda yazılanların çoğu sosyo kültürel bağlamda belirtilmiş olsa da, zincir tarzında yurtdışı yatırımcıların işgücünü ve teknik knowhowu kendi ülkelerinden getirmeleri ve doğallıkla kazançları da ülkelerine transfer etmeleri, ulusal ekonomik sürece olumsuz etki olarak kaydedilmekte. Ayrıca sezonluk olan turizmin kışın atıl bir kapasiteye dönüştüğü de unutulmamalı.
Gelinen noktada 'overtourism' gibi eskiden turist çekmek için çaba gösteren ülkelerin daha az turist gelmesi amacı ile bir takım kısıtlayıcı tedbirleri uyguladığı bir zaman yaşıyoruz.Venedik ve Barcelona dahil bir çok turizm merkezi artık turist istemiyor!
Tüm bunlara rağmen, trilyon dolarlara ulaşan Dünya Turizmine hiç kimse kayıtsız kalamaz.Yukarıda bahsedilen konular da mevzuat çercevesinde değişik regulasyonlarla halledilebilir.
Ülke olarak, pandemi sonrası kitle turizm dinamiklerinin hotelden villa kiralamaya ve karavanlara kayışa,digital göçebelerden global münferit seyahatlere , uzun dönemli konaklamalardan hibrit turizme doğru yeniden şekillenmesini de gözönüne alarak,stratejimizi ve planlamaları buna göre yapıp, gerekli güncel mevzuat değilşiklikleri ile sektörden maksimum yararlanmayı sağlamak gerekiyor kanısındayım.
DR.ZEKİ HOZER I 15.07.2024