Ne dün, ne gelecek “An” da olmaktır aslolan. Sen hangi yoldasın peki?

*****

Ön yargı, öfke, narsisizm, yargı, bağımlılık, değiştirme çabası, ….   Hepsi, kollektifin yüzde doksanında  var bu zıkkım kırıntılarının. Farklı açılarda, farklı sinerjilerde, kişilerde ve alanlarda ortaya çıkıyor sadece. Farketmiyoruz çünkü; ortaya çıkma halleri farklı. Başkalarını yargılarken buluyoruz kendimizi aynaya bakmadan.

*****

En aciz, en zorlandığımız, karın ağrımız kendimize bakamamak. Mesela “intikam” olgusu. Bana sorsan, ne kadar gereksiz bir yük diyebilirim ilk hamlede. Gün dönüyor, hiç beklemediğin bir anda sadece İNTİKAM  serinliğiyle nefes alabileceğimi hissettiğim anlar yaşadığım oluyor. Saniyelik oluyor bende , ama bazılarında ömürlük tezahür ediyor. Ne kadar acınasıyız. “Allah affediyor, bize ne oluyor? ” demekten aciziz.  

Öfke, var oluşun en lanetli kanseri. Devran dönüyor, yargıladığımız şeyleri onaylarken buluyoruz  kendimizi. Evrilemeyen ama devrilmelere direnç gösteren matruşkalar gibiyiz. Komiğiz… “Asla yapmam” dediklerimizi yaparken, bonkörce eleştirdiklerimizi hayatımıza mıknatıs gibi çektiğimizi fark edince başlıyor uyanış galiba. Oysa ki değişmez kimse, dönüşebilir sadece. O da aynaya bakınca, görebilene.

****

Ne istiyoruz peki? Ne mutlu eder bu sarmaldaki çoğunluğu? Galiba biz mutlu olacaklarımızdan bile korkuyoruz. Dayatmalar, gereklilikler, yaşanmışlıklar, alışkanlıklara sarılıp, “Olmaz ” diyerek, konfor ya da güvenli alan sandığımız yere beton atıyoruz. Usanmadan suluyoruz, sağlam tutsun diye. Zıplıyoruz üstünde deli gibi,  tutmuş mu diye. Neyi başardın şimdi sen? Mutlu musun?  Kime göre? Neye göre? Ne geçecek ele? Sonuçta herkesin gireceği yer iki metre…

****

Başkalarının mutluluğuyla beslenen tarafımı törpüledim gibi. Dozu ayarlayamadığım oluyor hala, öğreniyorum. Alma-verme dengesi yaşamın iskeleti bence. Artık susmuyorum mesela. Bana büyük lütuf bu. Boğaz çakrama çöken susmuşluklarımın kestiği hesabı,taksite bağladım. Ödüyorum…

Bazı insanların yaşam amacı başkalarının dönüşümüne ışık tutup, değersizlik hissini şifaladırmaktır. Rehberdir bir nevi. Kalp odaklıysanız bunu fark eder, tamamlanma yolunda uzun atlama madalyası takarsınız boynunuza. Koşulsuzluğun sonsuz huzuruyla yer çekimine kafa tutar gibi uçarak atarsınız adımları.Ne kadar şanslıdır onlar. Ne dün, ne gelecek “an” da olmaktır aslolan. Sen hangi yoldasın peki? 

 

Her şeyiniz yeterli olsun, Tarkan ın yeni albümü gelmeden “Her şey fani” yazımın şarkısı olsun… 

 

EVRİM KARACABEY  I  11.06.2024 

 

Tarkan'ın Şarkısı için : https://www.youtube.com/watch?v=iC2AJ1kczd0