Haber Resmi

Sevgili Hakan Doğanay, 'yeni nesil digital platformunun' lansmanını Nisan ayı içinde yapmasının nedenini kendisi açıklayacaktır kuşkusuz. Ancak, Gregoryen Takviminin dördüncü ayı olan Nisan, ağaçların  çicek açtığı ve insan ruhunun ilkbahar ile birlikte kanatlandığı bir dönem olması nedeni ile de  ,hiç kuşkusuz, yeni girişimler için en uygun zaman dilimidir.. Kendisine başarılar ve kolaylıklar dilerim.

Nisan,bir çok dilde bulunan  kadim bir sözcük. Farsça Nisan,Süryanice Nissana,Sümerce ilk meyveler anlamında Nisag, Akadca Nisanu,İbranice Nsan vs. İngilizcesi olan April'in de Latince Aprilis'den geldiğini ve anlamının da aperire köküne izafeten 'açmak' olduğu biliniyor. Ağaçların çicek açaması kast ediliyor..

Ülkemizde de, başta Atatürk olmak üzere bu vatanın kurucuları , 104 yıl öncenin 23 Nisanında , ömrünü tamamlayan ve işgal edilmiş bir imparatorluğun küllerinden, TBMM'sinin açılışını Ankara'da yaparak,Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı ardından onlarca yıldır yorgun ve bitkin düşmüş bir milletin ruhunda,  ulus-devlet halinde yepyeni bir Cumhuriyeti vücuda getirecek, umudu yeşerterek,tüm yurtta çicekleri açtırmiştı. Nihayetinde TBMM,ulusal kurtuluş savaşımızın başarı ile sonlandığı 9 Eylül 1922'ye kadar milli mücadelenin siyasi karargahı olmuştur. Böylece,  Güzel İzmirimiz, işgal edildiği 15 Mayıs 1919 tarihinden sonra geçen üç senenin ardından özgürlüğüne kavuşurken, yepyeni modern bir Cumhuriyetin içinde seçkin yerini almıştır.

Dünya siyasi tarihine baktığımızda, modern devlet,Yeniçağın getirdiği sosyal ve ekonomik dinamikler sonrasında, Avrupa'da feodal sistemlerin yok olmaya başlaması,kilise ve papalık gibi dini kurumların etkisinin farkedilir derecede ortadan kalkması sonrasında görülen siyasi iktidar yapısının atmosferinde kavramsallaşmıştır.

1789 Fransız Devrimi ardından,Papalık ve feodal beylerin güçlerinin yok edilmesi sonrası kralların ellerine geçen mutlak iradenin, topluma mal edilmesi ile egemenliğin demokratik evrime tabii olması, siyasi iktidar tipini ulus-devlet formuna kavuşturmuştur.Kuşkusuz bu tarihsel gelişmelerin bilimsel ve felsefi bağlamda entelektüel sermayesini Jean Jacques Rousseau,Niccolo Machiavelli,Emmanuel Sieyes, Thomas Hobbes,John Locke ve Jean Bodin gibi müellifler sağlayacaktır.

Bu noktada, ulus devlet egemenliğinin sınırlandığı bir demokratik nitelik olarak Cumhuriyete geçiş,farklı bir bağlamsallığa açıktır. Kendi tarihimiz düzleminde, yenileşme çabalarının yoğunlaştığı 19. yüzyıl Osmanlı Devletine göz atabiliriz.Önceleri bir 'taklit' şeklinde olsa da, devletin siyasi yapısının reformize edilmesi için Mustafa Reşit Paşa'nın 3 Kasım 1839 yılında yürürlüğe soktuğu Tanzimat Fermanı,ardından 37 yıl sonra hayata geçirilen İslahat Fermanı ile en son 1876 tarihinde ilan edilen Meşrutiyet ile beraber Kanuni Esasi, bir nefeste sayılabilecek gelişmelerdir.

Tebaadan millete ve yeni Türk Cumhuriyetine giden süreç için ise, Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarının yıkıcı ve harap edici sosyoekonomik hinterlantında , Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp gibi kalemler ile milleti küllerinden yeniden doğması için Mustafa Kemal Atatürk gibi dehalara ihtiyaç olacaktır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün elinde farklı siyasi yönelimler için her türlü fırsat varken, kurduğu devletin yönetim şeklini ' cumhuriyet' olarak belirmesi, son derece önemli ve bilinçli bir tercihdir. O'nun gözünde Cumhuriyet, onlarca yıldır cepheden cepheye koşan yurt insanına değer vermenin,onların eğitim dahil tüm vatandaşlık haklarına sahip olabilmelerinin,ekonomik kalkınmanın velhasıl muasır medeniyete ulaşabilmenin bir aracıdır. Nitekim,tam da bu yüzden Cumhuriyetin ilanını,toplumu sosyal, hukuki ve ekonomik açıdan dönüştürecek devrimler takip edecektir. Atatürk'e göre, ''Cumhuriyet düşüncesi hür, anlayışı hür, vicdanı hür nesiller ister' ve tam da bu yüzden emaneti, şu sözleri ile onlara teslim eder:'' Ey yükselen yeni nesil! Cumhuriyeti Biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz'' 

Nihayetinde, Atatürk, TBMM'sinin kurulduğu 23 Nisanı çocuklara armağan ederek,yeni nesil için kutlu bir gün yaratmıştır. Geçen yıl Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılını, bu hafta da TBMM'nin açılışının 104.yılını kutlamanın kıvanç ve mutluluğu içinde, başta Atatürk olmak üzere tüm kurucu liderlerimiz ve şehitlerimizi minnetle anıyor, Ata'mızın şu cümlesi ile yazımı noktalıyorum: ''Türk Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır''....