Haber ResmiHer ne kadar, içlerinde seçtikleri destinasyonun eğlencelerine düşkün olanlarına izafeten ,ironik bir
şekilde 'digital gonad' ismi verilenler olsa da, gelinen noktada yazılım mühendisinden serbest yazara,
çevrimiçi mentörlerden veri analistlerine,e-ticaret girişimcilerinden yabancı dil öğretmenlerine ve hatta
uzaktan erişimli eğitim veren üniversitelerin öğretim üyelerine kadar pek çok meslek erbabı için, sabit bir
kentte bulunmanın zorunlu olmadığı bir zaman yaşıyoruz.
Bunun nedeni,bilgi iletişim teknolojilerinde yaşanılan devasa gelişmeler.Artık günümüzün yedi sekiz
yaşındaki sanal alem çocuklarının bilgisayar ve donanımlarına dair bilgisi, 1970'li yıllarda NASA
merkezinde çalışan bilim adamlarının bilgisini katlayacak düzeyde.
Yapılan küresel yatırımlarla, bir kaç on yıl içinde, internete erişim bağlamında, tüm dünya kapsama
alanına girecek gibi görünüyor.Üstelik internete erişim herkes için neredeyse ücretsiz olacak.
Digital ortamlara erişim kolaylaştıkça da iskan edilen yerden bağımsız bir tür göçebeliğin hüküm süreceği
bir yaşam biçimi hızla gündemimize geldi.Gerçi buna yönelik olarak, bir çok bilim insanı kafa yoruyordu
ve sayısız makale ile durumu tanımlamaya başlamışlardı.
Orijinal olarak 'digital nomad' denilen digital göçebeleri , 2018 yılında Daniel Schlagwein,'digital
göçebeliğin tarihi' sunumunda derinliğine incelemişti. Bunlar her ne kadar teknolojik araçları büyük bir
yetkinlikle kullanıyor olsalar da ilk olarak gündeme geldiklerinde, Mark Prensky gibi müellifler, onları 80
sonrası dünyaya gelen , digital dünya ile yirmili yaşlarında tanışan,teknoloji ve internet erişimli dünya için
henüz uyum problemlerini aşamayan kişiler olarak tanımlamıştı! Tabii köprünün altından çok sular geçti,
şimdi onların digital dünyadaki marifetleri su götürmez boyutlarda. Prensky, haklı olarak kitap gibi basılı
kaynakları kullanan bizim nesil ile tüm yaşam örgüleri internet ortamında geçen kuşak arasındaki fark ve
ilişkilerin gelecekte nasıl şekilleneceğine dair kaygılarını dile getiriyor. Herhalde, bizlerin kuşak çatışması
diye adlandırdığı, özünde gençlerle yaşlılar arasında her daim olagelen iletişim sorunları odaklı sosyal
problemler, günümüzde digital göçebeler ile digital yerliler arasında doğacak gibi..Bu iki grubun esasında
yabancılaşması değil kazan kazan odaklı yardımlaşması elzem ..
Digital yerli terminolojisi de hayatımızda neredeyse çeyrek yüzyıldır var. Bu kitle, doğar doğmaz hatta
doğmadan önce ultrosonografik fetal görüntüleri ve doğum anı digital kamera çekimleri ile daha
anadillerini öğrenmeden bilgisayar teknolojileri ile haşır neşir olanlardan oluşuyor. Tüm yaşam
peryotlarında çevrimiçi ortamlardalar ve günlük rutinleri ile profesyonel işleri real-time on-line digital
ortamda devam ediyor. Yani deyimin tam anlamı ile, yaşamlarının merkezinde digitale dair tüm
platformların hakimiyeti var. Hatta, klasik çağların ortalama bir üniversite mezunu için tanımlanan beş bin
saatten oluşan okuma zamanı için bu kitlenin digital ortamda geçen süresi on bin saat olarak ikiye
katlandığı tespit edilmiş durumda. 'İnsan insanın kurdudur' /homo homini lupus şeklindeki Latin
atasözünü hatırlarsınız. Seneca da daha sonraları 'homo,sacra res homini' demişti yani insan,insanın
gözünde kutsaldır anlamında. Digital yerliler ise hem bu digital dünyanın kurdu hem de çevrimiçi
olmamanın kabul edilemiyeceği bir tür kutsallıkla ona bağlılar!.
Doğrusu kültürel ve sosyal yaşam,kimlik ve iş algoritmalarında radikal dönüşümün başlayacağı bir çağa
tanıklık ediyoruz. Şimdiden bir çok ülke internet ortamında çalıştıklarını kanıtlayanlar için vize
protokollerini güncellemeye başladı. Amerika ve Avrupa Birliği Ülkeleri, göçmenlere karşı aşırı sert
politikalarını digital göçmenler için hafifletmekteler ve uzun süreli vizeler veriyorlar. Ne de olsa bu grup,
aylık üç bin dolar seviyesinde geliri olan, zengin ve yaratıcı iş deneyimine sahip bir kitle.
Sonuçta, sürekli hareket edip yeni yerleri keşfetmenin hazzı içinde, mekan ve şehre bağlı olmadan
hayatlarını digital ortamda yaptıkları işlerden kazanan digital göçmenler, kuşkusuz farklı bir sektörün ve
sosyal değişimin hatta özel iş hukukunun habercileri...
Tsugio Makimoto ve David Manners'in 1997'lerde 'Digital Nomad' kitabını yayınladıklarında,doğal
seyahat dürtülü insanoğlunun, teknolojik olanaklar perspektifinde, nasıl bir yaşama ve çalışma hayatına
sahip olabileceklerini ele almışlardı. Bu kitap için görüş bildiren Phillips Sound and vision CEO'su Doug
Dunn ise "özümüzde biz gezginleriz ve kaşifleriz, doğal olmayan bir şekilde iş yerimize bağlıyız. Bu
kitabın modern teknolojiye dair benzersiz anlayışı, yeniden özgürce dolaşabilmemizi nasıl
sağlayabileceğimizi gösteriyor. "diye düşüncelerini ifade etmişti.
Bakalım,sosyal medya ağlarında sanal iletişim ile giderek gerçeklikten soyutlanan yerel digitaller ile
küresel digital göçebeler, nasıl bir dünyayı, insanoğlunun gündemine taşıyacaklar!?
Yıllar boyunca, internet ve sosya medya platformları, kamusal bir alan olarak iletişim ve bağ kurmanın
yeni bir yolu olarak düşünüldüğünden küresel sorunların çözümü için basiretli ve akılcı seçeneklerin
arenası olacağı öngörülmüştü. Ancak zaman geçtikçe, kutuplaşmanın,negatif homojenitenin ve taraftar
söylemlerin yankı odasına dönüşebildiğini gözlemledik.

Belki,'digital göçmenler', farklı ülke ve kültürleri deneyimleyerek, bu mecra sayesinde daha güzel ve
barışçı bir dünyanın kapısını aralarlar....
Daha fazla okuma ve kaynak olarak:
-Lei,J.Journal Of Compoting In Teacher Education.(2009).Vol.25. Number 3.'Digital Natives As
Preservice Teachers: What Technology Preparation is Needed?
-Prensky,Mark.''(Digital Natives, Digital Immigrants) NCB Univercity Press.''
-Schlagwein, Daniel (6 Aralık 2018)."Dijital Göçebeliğin Tarihi".(CNOW)İşin Değişen Doğası
Uluslararası Çalıştayı.
-Tsugio Makimoto ve David Manners.''Digital Nomad''