Haber Resmi

Kentlerin de insanlar gibi kendilerine has özellikleri, karakterleri ve kimlikleri vardır. Şehirlere, sahip olduğu ya da içinde barındırdığı değerli varlıklara, niteliklere, insan dokusuna göre sözler yazılır, methiyeler dizilir. Ardından bunların içinden topluma mal olanlar, halk arasında yıllarca dilden dile dolanır. Bu bağlamda Foça için de söylenmiş, yazılmış pek çok söz ve methiye vardır; artarak da devam etmektedir. Onlardan bir tanesi de tarafımdan ortaya konan, noter onaylı bir slogan haline gelen “Bir çift gözün görebileceği en güzel yerdir Foça” söylemidir.  Bu söylem, sosyal medyada yayınlandıktan sonra kısa sürede çok ilgi görmüş, gazetelere haber olmuştur. Söylemin doğruluk oranı çok yüksektir. Çünkü Foça bir yandan çok sayıda doğal limanları, kıyıları, zengin tarihi ile, diğer yandan denizde mavisi, karada yeşili, yeşilinin içinde dört yüz civarında farklı tür kır çiçeğini barındırması ; en önemlisi ise içinde yaşayan hem birbirlerine hem doğaya saygılı insan dokusuyla, tüm çevresel baskılara rağmen, çok şükür kendini korudu; herkesin beğenisini kazanarak da bu günlere gelebildi. Burada pek tabii ki siyasi irade ile başta Koruma Kurulu ve Özel Çevre Koruma (ÖÇK) kurumları olmak üzere diğer resmi otoriterlerin çabaları da asla yadsınamaz. 

Yerel yönetimin anlayışı belirleyici oldu tabii. Rahmetli Nihat Dirim Başkanın birinci döneminde kenti koruma fikri ve iradesi ortaya çıktı. Foça, kimliğini insan dokusuyla, doğasıyla, deniziyle, kültürüyle ve imarıyla korudu. Çünkü Foça’da örgütlü bir yapı vardı. Halkın Nihat Dirim’le beraber yaptığı çalışmalarda imar meselesine özel önem verildi. Yani Foça’yı rastgele imara açmazsak, ihtiyaç doğrultusunda hareket edersek korumuş oluruz diye düşünüldü. Tabii bu arada tarih de korundu. Tarihi kazı çalışmalarına önem verildi. En azından hangi yapının nerede olduğu belirlendi.

Böylelikle verilen onca emek ve çabadan sonra gelinen noktada Foça, sıradan bir yer olmadığını da kanıtlayacak seviyeye ulaştı. Bu farkı çevremizdeki benzer kasabalarla mukayese ettiğimiz zaman açık ara görebiliyoruz. Şükür şehirleşmeyen bu bağlamda yukarıdaki sloganı da hak eden sahil kasabası Foça, 5 bin yıllık tarihi, Antik dönemden geriye kalan, görülen ya da bilinen kültür değerleri ile diğer kentlerden ayrıştı. Tamamı gün ışığına kavuşmamış olsa bile, dünyanın ilk Amfi Tiyatrosunun yanı sıra Yel değirmenleri, Su Kemerleri, Sur Duvarları, Beş Kapıları, Osmanlı Hamamları, Osmanlı Mezarlığı, Camileri, Pers Mezar anıtı ve burada sayamayacağımız kadar eserleriyle, mimarisi, taş evleri, denize açılan dar sokakları ve hoşgörülü insan dokusuyla beş bin yıldan beri ayakta kalmayı başaran nadir sahil kasabalardan birisi olmayı tüm zorluklara rağmen sürdürebildi.

Ege denizinde önemli bir balıkçı kasabası olmasının yanı sıra her çağda dünyanın sayılı stratejik bölgelerinden olma özelliğini de hiç yitirmedi. Hele hele koruma altındaki Fok balıklarının üreme ve yaşama alanı olan Orak adası, Siren Kayalıkları, İncir ve Atatürk Adalarının Foça’ya kattığı emsalsiz güzelliklerini yazmayı unutmamak gerekir.

Bunun yanı sıra idari açıdan Foça’nın mahallesi durumunda olan, eskiden iki kültürün bir arada yaşadığı Kozbeyli köyü ile aynı durumdaki Yenifoça başlı başına Foça’da tatil yapılacak gezilip görülecek yerlerdendir.

Haber Resmi

 

Türkiye’de Turizm Foça’da Başladı

Biraz daha gerilere gidecek olursak, ülkemizde turizm yokken, Türkiye’nin ilk Tatil köyü, devlet tarafından Foça’ya yapıldı. Bu bağlamda “Turizm Türkiye’de Foça’da ve Foça ile başladı” demek hiçte yanlış olmaz.

Bu ve daha pek çok özelliklerinden dolayı Foça “Özel Çevre Korunma Bölgesi” içinde bulunan on yedi kentten biridir. Birkaç defa Foça’da tatil yapan insan kolay kolay başka yerlere gidemez oluyor. Gitse bile Karataş efsanesinde anlatıldığı gibi dönüp geri geldiği görülür.

Foça merkezden 2,5 Km uzakta 1967 yılında Club Med ile başlayan Foça turizmi 80’li yılların sonlarına doğru, Foça’da acılan birkaç seyahat acentası vasıtasıyla 2000 yılının başlarına kadar Altın yıllarını yaşadı. Başta İskandinav ülkelerinden Norveç ve Finlandiya olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinden gelen turistlerle genişleyen turizm ekonomisi parmak ısırtıyordu. Mart ayının on beşinden, Ekim ayının yirmisine kadar otellerde, pansiyonlarda yer bulmak neredeyse mümkün olmuyordu.  Halıcı, kilimci, kuyumcu, souvenir dükkanları, yeme içme mekanları ile Foça dolup taşmaya başlamıştı. Başta Kapı Dans Bar ve Tepe Disco olmak üzere sayıları otuzu bulan eğlence mekanları, verdikleri kaliteli hizmetlerle konuklarını memnun ediyor, gece ekonomisini kuvvetlendiriyorlardı.

Sürdürülebilirlik Sağlanamayınca

Bu kadar yabancı turist hareketi yaşanınca iç turizmde de Foça’ya ilgi artıyordu. Ancak 2000’li yılların başında Fransız Tatil Köyü kapanınca ve acenteler da Alanya, Kemer, Kaş gibi güney sahillerine gidince uluslararası turizm Foça’da büyük yara aldı. Çünkü yurtdışındaki turistleri Foça’ya getirecek köprü yıkıldı. Buna karşın Foça’nın sahip olduğu klasik güzelliği karşısında yabancılardan doğan boşluğu yerli turist doldurabildi.

Son yıllarda online satışlarda yabancıların yaptığı rezervasyonlarda gözle görülür bir artışın olduğunu gözlemliyoruz. Bunu söylemeden edemeyeceğim, yerli turist sayısı da yıldan yıla artmaya devam ediyor. 

Böylece Bir Çift Gözün Görebileceği En Güzel yer olan Foça’ya yerli yabancı ziyaretçilerin akının süreceğine ve yaz mevsiminin güzel geçeceğine inanıyorum.

Haber Resmi