Haber Resmi

Son yıllarda, ülkemizin küresel stratejik hedefleri arasında Afrika açılım politikaları dikkat çekmeye başladı. Yirmi yıl kadar önce 10 civarında olan büyükelçilik sayımız kırkları geçti. Ankara'da 38 Afrika ülkesinin büyükelçileri görev yapmakta, halen üniversiterimizde de  15 bin civarında lisans ve yüksek lisans öğrencisi eğitimlerine devam ediyor.

Kuşkusuz orta vadede parlayacak  ekonomiler bağlamında  Afrika ülkeleri, geleceğin yıldızı olarak görülüyor. Hem  yeni üretim merkezi hem de pazar olarak çok önemli...Bu fırsatlar dünyanın da ilgisini çekiyor.

Ülkemizin ihracat pazarlarını çeşitlendirme hedefleri doğrultusunda yaptığı bu çalışmalar 2005 yılına kadar uzanıyor. Ekonomik ve siyasi projeler dahilinde Afrika Birliğine gözlemci üye olduk ve Afrika Birliği teşkilatı da 2008 yılında Türkiye'yi  stratejik ortak ilan etmişti.. Bir çok ülke ile yapılan yüzlerce anlaşma ve protokolleri ivmelendiren bir başka gelişme de Türk Hava Yollarının(THY) kıtaya yönelik sivil havacılık çalışmaları oldu..THY,Afrika'nın 42 ülkesinde 62 uçuş noktasına haftada 2 ila 20 frekanslı tarifeli uçuşları ile dünyada Afrika'ya en çok sefer düzenleyen havayolu şirketi halinde..TİKA ve Yunus Emre Enstitüleri de kültürel ilişkileri domine ediyor.

Afrika kıtası, 30 milyon kilometre kare ile  ile dünyanın %6'lık yüzlölçümünü, topraklarının da %25'ini kapsıyor..1.23 milyarlık nüfus ise dünya nüfusunun %15'i ve 54 ülkeye dağılmış durumda..

Bu verileri kaleme alırken aklıma, Afrika kıtasının insanlık tarafından keşfedilme süreci geldi. Yüzlerce kaşiften bahsetmek mümkün ise de David Livingstone,Gustav Nachtigal ve John Rowland Stanley  sıra dışı yolculukları ileözellikle öne çıkan isimler olmuşlardır.

David Livingstone, 1813 İskoçya doğumlu. Glascow'da tıp okumuş. Eğitimini tamamlaması ardından, Afrika'da, Güney Afrika ve Zimbabve sınırına yakın Limpopo Nehri kollarındaki bir yerli köyünde iki yıl yaşayarak gözlemlerde bulunmuş, ardından da 1856 yılına kadar keşif seyahatleri yapmış. Çeçe sineklerinden dizanteri ve sıtma benzeri  hastalıklarla mücadeleye,vahşi kabile saldırılarından geçit vermez vahşi ormanlara kadar aç ve bitap, coğrafi keşiflerine devam etmiş Yerlilerin Mosi-oa-Tunya dedikleri dünyanın en görkemli şelalerinden birisi olan , Zambezi nehrinin üzerindeki Viktorya Şrlalelerini ilk gören 'beyaz' insan olmuş. Günümüzde, Malavi, Mozambik ve Tanzanya'ya yayılan ve 560 kilometre uzunluğu,704 metre derinliği  ve 50 kilometre genişlik sınırları ile dünyanın dokuzuncusu olan Nyassa(Malavi) gölünü kayıtlara geçirmesi iki yılını almış.Tarihler 1866'lı yılları gösterdiğinde, 50 bin kilometrelik seyahati ve keşifleri ile tüm dünyada  'Afrika'yı kateden ilk Avrupalı' olarak büyük üne kavuşmuş. Gezilerinde bir dönem kendisinden aylarca haber alınamadığında tüm dünyada merak unsuru olmuş. 1874 yılında  öldüğünde,onurlandırılarak kral ve kraliçelerin gömüldüğü Westminister kilisesine defnedilmiş..

Daha sonra kendisi de bir kaşif olarak haklı üne kavuşacak olan John Rowland Stanley de onu bulmak adına yola çıkan idealist insanlardan birisi idi.. 1841 yılında Galler'de doğan Stanley,kimsesiz bir çocuk olarak yurtta büyüdü.Yurttan kaçıp Amerika'gitti.Odunculuktan katipliğe kadar bir çok iş sonrası, Chicago Tribune ve New York Herald gazetelerinde muhabir olarak çalıştı. Habeşistandan Hindistan'a Atina'dan , İzmir'e  kadar bir çok yere gazeteci olarak seyahatlerde bulundu ve gözlemlerini kaleme aldığı seri seyahat yazılarla ünlü oldu.Bu sıralarda, dünya kamouyunun gündeminde olan 'Afrika'nın derinliklerinde kendisinden haber alınamayan ünlü kaşif Livingstone' için bir arama ekibi oluşturarak başına geçti. Livingstone'dan en son haber alınan Tanzanya, Burundi,Zambiya ve Kongo sınırındaki, 1740 metre ile dünyanın en derin üçüncü gölü olan ,Tanganyika'ya uzun ve yorucu bir yolculuk yaptı. Temas ettiği yerlilerden Livingstone'un ölmediğini,uçsuz bucaksız kıtanın gizemini çözmek için çalışmalarına devam ettiğini ve Tanganika'nın batı kıyılarındaki bir yerleşim merkezi olan Ujuji'de bulunduğunu öğrendi. 1871 yılında onunla buluştular ve  beraber seyahat etme imkanı da buldular..Stanley, daha sonraları Kongo keşiflerine kendisini adadı. İngiltere'ye döndüğünde, Kongo'da gördüğü doğal zenginliklere kimseyi inandıramadı ve konu ile ilgilenen Belçika Kralı II.Leopold'un desteğinde çalışmalarına devam etti. Nihayetinde de Belçika Kongo'sunun temellerini atmış oldu..

Gustav Nachtigal de bir Alman askeri doktor olarak Afrika keşiflerine hatırı sayılır katkılarda bulundu. Afrika'nın büyüsüne, Tunus Beylerbeyinin özel doktoru olarak bulunduğu  1866 yılında tutuldu. Fizan denilen Türkçemizde de '' Fizana kadar yolun var'' şeklinde istenmeyen kişiler için dünyanın en uzak yerine gidebilirsin anlamında deyimlere girmiş, 9 milyon kilometrekarelik büyüklüğü ile dünyanın en büyük çölünün kıyısındaki bölgelerin keşfinde en büyük paya sahip olmuştur.

Afrika, milattan sonra ikinci yüzyılda Ptolemaeus'un 'geographica' eserinden bu yana insanlığın radarında. Sadece yukarıda adı zikredilen kaşifler dışında Mungo Park, Rene Caillie,Boer Kardeşler ve Joseph Thomson'a kadar sayısız kaşif, kıtanın keşfedilmesine katkı sağladı. Hepsini saygı ile anıyoruz. O bölgelere ilgi duydular, yıllarca orada yaşadılar, dillerini , kültürlerini ve çoğrafyasını dünyaya tanıttılar.

Ülkemizin Afrika açılım projeleri 20 yıldır devam ediyor.Bu stratejide, kültür ve sosyol bilim çalışmaları sanki yüksek standartlı bir ölçekte yapılmamış gibi, çünkü ne ortaya konmuş yayınlar görüyoruz ne de Üniversitelerin Afrika Araştırmaları Enstitüsü gibi bilim kuruluşları hayata geçmiş değil!

Uluslararası ilişkileri, sadece ekonomik boyutları ile ele almak eksik bir strateji olur diye düşünüyorum.

 

DR.ZEKİ HOZER  I  16.09.2024