AA'nın "Afrika'nın Türkiye'deki Dost Yüzleri" başlıklı dosya haberinin beşincisinde, Türkiye'de okuyan Gambiyalılar, hem kamu hem de özel sektördeki görevleri itibarıyla iki ülke arasındaki ilişkilere katkılarını anlattı.
Gambiya Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Isatou B. Jobe, Türkiye'nin Banjul Büyükelçiliği Sekreteri Ramatoulie Trawally ve iş insanı Abubakar Sani, Türkiye deneyimlerini ve iki ülke arasındaki rollerini AA muhabirine değerlendirdi.
Jobe, Kocaeli Üniversitesinde siyaset tarihi alanında yüksek lisansını 2017'de tamamladığını belirtti.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından 2014'te yürütülen "Kamu Görevlisi ve Akademisyenlere Yönelik Türkçe İletişim Programı"na (KATİP) katıldığını söyleyen Jobe, program sayesinde Türkçe ve Türk kültürünü öğrendiğini ifade etti.
Jobe, "Programla birkaç şehri gezdik. Türk yemeklerini tattım. Türk insanları ile arkadaşlık bağları kurdum. Ben Gambiyalıyım ama aynı anda da kendimi Türk sayıyorum. Çünkü orada insanların misafirperverliğini öğrendim. Bir de kendi vatanımı nasıl sevebileceğimi Türkiye'den öğrendim." ifadelerini kullandı.
Gambiya Dışişleri Bakanlığında Müsteşar Yardımcısı pozisyonunda çalıştığını söyleyen Jobe, "Müdürüm Türkçe öğrenmem için beni Türkiye'ye gönderdi. Çünkü Türkiye bizim için çok önemli bir ülke ve birinin gidip orada Türk dilini ve Türk kültürünü öğrenmesi lazımdı. Ben zaten söylediğim gibi hem Gambiyalı diplomatım ama aynı anda buradakiler bana Türkiye'nin bir elçisi olduğumu söylüyor." dedi.
Jobe, Türkiye ile ilişkilere dair süreçlerle kendisinin ilgilendiğini dile getirerek, Türkiye-Gambiya ilişkilerinin güçlenmesi için çalıştığını vurguladı.
Türkiye denilince aklına ilk "mükemmellik ve muhteşem bir ülke" geldiğini belirten diplomat Jobe, şunları kaydetti:
"(Aklıma gelen) İkinci şey, ikinci evim. Çünkü birkaç ülkeyi gezdim. Ama Türkiye'de olduğu kadar hiçbir ülkede kendimi rahat hissetmiyorum. Türkiye'ye çok saygım var. Türklere çok saygım var. Bir de Türkiye sadece Türklere ya da Gambiyalılara değil tüm Müslüman alemine yardım ediyor. Bu yüzden Türk halkına ve Türkiye'ye çok derin teşekkürlerimi sunuyorum. Bana, Gambiyalılara ve Müslümanlara yaptığınız yardımlar için çok teşekkür ediyorum."
Türkiye'nin Banjul Büyükelçiliğinde sekreter olarak çalışan Ramatoulie Trawally, 2010'da Türkiye'ye gittiğini ve 2016'da ODTÜ'den mezun olduğunu söyledi.
YTB burslusu olarak Türkçe ve Yabancı Dil Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde (TÖMER) Türkçe öğrendiği bilgisini paylaşan Trawally, Türkçe eğitiminin kendisi için zor olmadığını dile getirdi.
Trawally, "Beştepe Kız Yurdu'nda kalıyordum. Oradaki arkadaşlarımın hepsi çok iyiydi. Beni çok severler, sürekli sorular sorarlar, Gambiya'yı öğrenmek isterlerdi. Bir Türk aile ile de tanıştım orada. Onlar beni çok severler. Türkçem de onlar sayesinde ilerledi." dedi.
"Türkiye denilince aklıma misafirperverlik geliyor. İkincisi, dostluk ve güçlü aile bağları. Çok güçlü bağlar var Türkiye'de. Buna çok saygı duyuyorum." diyen Trawally, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"YTB öğrencileri başvurduktan sonra (büyükelçilik olarak) onlara burada oryantasyon yapıyoruz. Ben onlarla birlikte oturup Türkiye'yi anlatıyorum. Biraz korkuyorlar. Türkiye'yi anlamıyorlar. Ama biz, ne kadar kolay bir adaptasyon süreci olacağını anlatıyoruz. Genel olarak da sorular geliyor. Yani 'Türkiye nasıl? Orada okunur mu? Okuması zor mu?' Biz de anlatıyoruz."
Trawally, yemek olarak en çok kebabı ve İskender kebabını sevdiğini söyledi.
Türkiye'de insanların vücut dilinin farklı olduğunu belirten Trawally, "Çoğu ülkede 'hayır' demek, böyle (kafayı sağa sola hareket ettirerek) ama Türkler böyle yapıyor (kafayı aşağıdan yukarıya hareket ettirerek). Ben buna alıştım. Gambiya'ya döndüğümde annem benimle konuşurken ben de (Türkler gibi) yapıyorum. O da soruyor bana 'O da ne demek?' Sonradan fark ediyorum. Bir de 'Allah Allah' ifadesi. Sürekli 'Allah Allah' diyorum evde, dışarda, araba sürerken biri yanlışlık yaptığında." diye konuştu.
Gambiyalıların, Türkleri bilmediğini, Türkiye Müslüman bir ülke olduğu için Arap zannettiklerini ifade eden Trawally, "(Türkler) Gambiya'ya gelsinler görsünler, Gambiyalılar Türkleri çok seviyorlar. Bence güzel bir kültür paylaşımı olur. (Gelirken de) Yemekler getirin Gambiya'ya. Bir sürü lokanta açın." dedi.
Trawally, çayı çok sevdiğini vurgulayarak Türkiye'ye ilk gittiğinde pek alışamadığını, daha sonra günde 3 ya da 4 bardak çay içmeye başladığını kaydetti.
İş insanı Abubakar Sani de 2020'de İstanbul Teknik Üniversitesinden mezun olduğunu, sağlık turizmi sektöründe çalıştığını ve Gambiya'dan tedavi için Türkiye'ye hasta gönderdiklerini aktardı.
Sani, Türkiye denince aklına ilk çay geldiğini ve çok çay içtiğini belirtti.
Türkiye'nin sağlık konusunda bir referans olduğunu dile getiren Sani, "Burada hastaneler o kadar gelişmiş değil. Sağlık için yurt dışına çok giden var. Biz Türkiye'yi çok iyi biliyoruz. Sağlık konusunda birçok hastaneyle çalışıyoruz. Hem ofisimiz hem de sosyal medya aracılığıyla Türkiye'de tedavi olmak isteyen hastalar bize ulaşıyor. Biz öncelikle onlardan medikal raporları istiyoruz. O medikal raporları aldıktan sonra anlaşmalı olduğumuz hastanelere iletiyoruz. Sonra onlar bize tedavi planı gönderiyorlar. Biz de hastaya iletiyoruz. Kabul ettikten sonra vize prosedüründe ve otel rezervasyonunda hastaya yardım ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Sani, gönderdikleri hastalara sağlık hizmetinin yanı sıra turizm hizmeti de sağladıklarını ve tedavi edildikten sonra İstanbul, Antalya, Rize, Alanya gibi yerleri gezdirdiklerini bildirdi.
Türkiye'nin "yumuşak gücüne" işaret eden Sani, "Türkiye dediğin zaman kalite geliyor insanların aklına. O yüzden millet korkmuyor ve güveniyor." dedi.